efektronik

Elektronik dünyası adına herşey

Robotların beyinleri olan ve önceden programlanmıs yönetim ve karar
mekanizmalarını içeren mikroislemciler birçok farklı birimden olusmaktadırlar. Bu birimler
aritmetik mantık birimleri(ALU), bellek, giris çıkıs portları ve yazmaçlar ile birlikte çesitli alt
çevresel birimlerdir. Bu çevresel birimlerden bazıları zamanlayıcılar, kesme mekanizmaları,
analog-dijital çeviriciler (ADC), PWM ve seri haberlesme birimleri(UART) olabilmektedir.
Bu ayki yazımızda mikroislemcilerin sahip oldugu önemli çevre birimlerinin kullanılması ve
bu birimlerle neler yapılabilecegimiz konusunda çesitli uygulamalarımız olacak. Sizlerle
zamanlayıcı alt birimini kullanarak bir saat ve analog-dijital çevirici birimini kullanarak ta bir
pil test cihazı uygulaması yapacagız.
Sekil 1: Piyasada bulunabilen çesitli PIC mikroislemciler
Kesme Çevre Biriminin kullanılması:
Kesmeler, mikroislemcilerin ani cevap vermesi gereken bazı özel durumlarda
kullanılan mekanizmalardır. Bu durumlar mikroislemcinin RB0/INT pininin degerinin
degismesi, seri porttan bir bilgi alınması, yada zamanlayıcılardan birisinin tasmıs (overflow)
olması olabilir. Kullanılan mikroislemci türüne ve büyüklügüne baglı olarak kesme
durumlarının sayısı ve çesidi degisebilir. Herhangi bir kesme olmadıgın zaman bir
mikroislemci normal olarak kendi ana programı üzerinde sürekli bir döngü halinde çalısır ve
hiçbir duraksama olmaz. Bir kesme olustugunda ise mikroislemci kesmeyi fark eder, ana
programın çalısmasını durdurur ve o kesmeye özel alt programı (interrupt routine)
çalıstırmaya baslar. Bu alt programda olusan kesme durumu analiz edilir ve bu durum
karsısında mikroislemcinin nasıl bir tepki vermesi gerektigi tanımlanır. Kesmenin analiz
edilmesi gereklidir çünkü birden fazla kesme türü bulundugu için mikroislemcimizin
bunlardan hangisine tepki vermesi gerektigi önceden belirtilmelidir. Kesme alt programı
tamamlandıktan sonra mikroislemci tekrar ana program döngüsünde kaldıgı yerden devam
etmeye baslar.

 Mikroislemciye yüklenecek

PICBASICPRO(PBP) kodu ise su sekildedir.

;*********KESME.BAS*******
LED_RUN VAR PORTB.7
LED_KESME VAR PORTB.6
TRISB = 111111
OPTION_REG = %10000000
On Interrupt Goto KESME
INTCON = %10010000
PORTB = 0
ANADONGU:
HIGH LED_RUN
LOW LED_KESME
GOTO ANADONGU
DISABLE
KESME:
LOW LED_RUN
HIGH LED_KESME
PAUSE 500
INTCON.1 = 0
RESUME
ENABLE
END
Zamanlayıcı Çevre Biriminin kullanılması:
PIC mikroislemcilerin tümünde TIMER0 zamanlayıcısı bulunmaktadır. Bu
zamanlayıcı bizden bagımsız olarak geri planda sürekli çalısır. Zamanlayıcı 8 bitliktir. Yani
maksimum alabilecegi deger 255 tir. 4 MHz lik bir osilatörün kullanıldıgını varsayarsak
TIMER0 her 1 mikrosaniyede bir artar ve 256 mikrosaniye de bir basa döner. Bu zamanlayıcı
süre asımına ugradıgında INTCON yazmacının 2.biti “1” olur. Eger TMR0 kesmesi
etkinlestirilmis ise bu bir kesme olusturur. TIMER0’ın en güzel olan yanı
ölçeklendirilebilmesidir. Yani zamanlayıcının artıs aralıkları degistirilerek kesme süresi
uzatılabilir yada kısaltılabilir. TIMER0’ı 2,8,16,32,64,128 ve 256 ile ölçeklemek olanaklıdır.
Örnek olarak eger biz TIMER0’ı 256 ile ölçeklersek, 256x256 yani 65.535 mikrosaniyede bir
kesme gerçeklesecektir. TIMER0’ın ölçeklendirilmesi OPTION_REG yazmacıyla
yapılmaktadır.

TIMER0 zamanlayıcısını ve TMR0 kesmesini kullanarak kolaylıkla dijital göstergeli
bir saat yapabiliriz. Sekil 3 teki devre semasını kullanarak yapacagımız devrede eger
mikroislemcimize asagıdaki SAAT.BAS baslıklı PICBASIC kodunu yüklersek saatimiz
çalısmaya hazır olacaktır. Bu kod TIMER0 sayacını her 16.384 milisaniyede bir süre asımına
ugrayacak sekilde yapılandırır ve süre asımında da kesme rutinini çalıstırır. Kesme rutini ise
her 61 çalısmasında saniyeyi bir artırır (61x16384 yaklasık 1 saniyeye esittir). Artan saniyeler
60 oldugunda dakika degiskeni, artan dakikalar 60 oldugunda da saat degiskeni bir artar. Daha
sonra bu degiskenler uygun formatta LCD display ekranına yazılır.

;***************SAAT.BAS****************
PAUSE 250
SAAT VAR BYTE
DSAAT VAR BYTE
DAKIKA VAR BYTE
SANIYE VAR BYTE
TICKS VAR BYTE
UPDATE VAR BYTE
SAAT=0: DAKIKA=0: SANIYE=0: TICKS=0: UPDATE=1
OPTION_REG = 000101 ;TIMER0 ÖLÇEKLEME = 1/64
INTCON = $A0 ;TIMER0 KESMES ETK N
ON INTERRUPT GOTO KESME ;KESME ADRES
ANADONGU:
IF UPDATE = 1 THEN
LCDOUT $FE,1 ;EKRANI TEM ZLE
DSAAT = SAAT ;SAAT 12’L K S STEME ÇEV R
IF (SAAT // 12) = 0 THEN
DSAAT = DSAAT + 12
ENDIF
IF SAAT < 12 THEN ;DEGERLER LCD EKRAINA YAZ
LCDOUT DEC2 DSAAT, ":", DEC2 DAKIKA, ":", DEC2 SANIYE, " AM"
ELSE
LCDOUT DEC2 (DSAAT - 12), ":", DEC2 DAKIKA, ":", DEC2 SANIYE, " PM"
ENDIF
UPDATE = 0
ENDIF
GOTO ANADONGU:
DISABLE
KESME:
TICKS = TICKS + 1
IF TICKS < 61 THEN DEVAM ;TICK LER 61 OLURSA SAN YEY ARTIR
TICKS = 0
SANIYE = SANIYE + 1 ;SAN YELER 60 OLURSA DAK KAYI ARTIR
IF SANIYE >= 60 THEN
SANIYE = 0
DAKIKA = DAKIKA + 1
IF DAKIKA >= 60 THEN ;DAK KALAR 60 OLURSA SAAT ARTIR
DAKIKA = 0
SAAT = SAAT + 1
IF SAAT >=24 THEN SAAT = 0
ENDIF
ENDIF
UPDATE = 1 ;GÜNCELLEME TAMAMLANDI
DEVAM:
INTCON.2 = 0 ;KESME BAYRAGINI TEM ZLE
RESUME
END

Analog-dijital Çevirici Çevre biriminin Kullanılması:
Analog-dijital çevirici alt birimi birçok mikroislemcide bulunan alt birimlerden biridir.
Bu birimi kullanarak mikroislemcimizin dıs dünyadaki analog sinyalleri anlamasını
saglayabiliriz. Çogu mikroislemci 10 bitlik çözünürlükle analogdan dijitale çevirim
yapabilmektedir. Bu da eger 5V’luk bir gerilim kaynagı kullanırsanız, 4.88 mV’luk bir
hassasiyete esittir.
Bu uygulamada kullanacagımız PIC16F877 mikroislemcisinde 8 ayrı analog kanal
vardır. Baska bir deyisle 8 farklı analog sinyali birden takip edebilirsiniz. Örnegin kanallardan
birine sıcaklık sensörü, digerine basınç sensörü, bir digerineyse nem sensörü baglayarak
küçük bir meteoroloji istasyonu kurabilirsiniz. Yapabileceginiz uygulamalar sizin hayal
gücünüze baglı. Fakat biz sadece tek bir kanal kullanarak basit bir kalem pil test cihazı
uygulaması yapacagız. Bu uygulamada Sekil 4’teki devre semasını kurmamız ve gerekli PBP
kodunu mikroislemcimize yüklememiz gerekiyor
Sekil 4: Pil test cihazı devre seması.

'***************ANALOG.BAS *****************

DEFINE ADC_BITS 10 ;ADC ÇÖZÜNÜRLÜGÜ 10 BIT
DEFINE ADC_CLOCK 0 ;ADC CLOCK = OSCILLATOR / 2
DEFINE LCD_DREG PORTC ;LCD TANIMLANMASI
DEFINE LCD_DBIT 0
DEFINE LCD_RSREG PORTC
DEFINE LCD_RSBIT 4
DEFINE LCD_EREG PORTC
DEFINE LCD_EBIT 5
ADC_DEGERI VAR WORD ;GEREKL DEG SKENLER
GERILIM VAR WORD
TRISA = %1111111 ; PORTA’NIN TAMAMI G R S
ADCON1 = %10000010 ;ADC AÇIK
ANADONGU:
ADCIN 0, ADC_DEGERI ;PORTA.0 DAN GER L M DEGER N OKU
GERILIM = ADC_DEGERI*48/10 ; M L VOLT’A ÇEV R
LCDOUT $FE,1, #GERILIM, "mV " ;LCD EKRANINA YAZ
IF GERILIM < 1500 THEN ;ALT SATIRA GEÇ
LCDOUT $FE,$C0, "BOS" ;DEGER 1500 mV TAN KÜÇÜKSE “BOS”
ELSE
LCDOUT $FE,$C0, "DOLU" ;BÜYÜKSE “DOLU” YAZ
ENDIF
PAUSE 250 ; ÖLÇÜMLER ARASINDAK BEKLEME
GOTO ANADONGU

Seri Haberlesme Çevre Biriminin Kullanılması:
ki mikroislemci arasında yada bir mikroislemci ile bir bilgisayar arasında data
transferi yapmanın en kolay yolu RS-232 arayüzünü kullanmaktır. RS-232 arayüzü sadece iki
adet iletken kablo kullanarak 10 metre mesafe içerisinde seri asenkron veri transferini
mümkün kılar. Eger kullanacagımız mikroislemci seri haberlesme çevre birimini(UART)
içerisinde bulunduruyorsa RS-232 arayüzünü kolaylıkla kullanabiliriz.
Sekil 5: RS-232 seri haberlesme uygulaması deve seması.
Yapacagımız uygulamada kullanacagımız mikroislemci olan PIC16F877 UART
birimine sahiptir. Bu arabirim aynı TIMER0’da oldugu gibi geri planda seri veri alısverisi
yaparken, PIC ana program üzerinde çalısmaya devam eder. Bizim bütün yapmamız gereken,
hazırlayacagımız program senaryosunda belli aralıklarla uygun PBP komutlarını (HSERIN ve
HSEROUT) çalıstırmaktır. Sekil 5’teki devre semasında bir bilgisayar ile PIC16F877
mikroislemcisi arasında kurulmus bir seri haberlesme uygulaması gösterilmistir.
Mikroislemcinin seri haberlesme giris-çıkısları RS-232 seviyesinde olamadıgı için bunları
direkt olarak bilgisayarın seri portuna baglayamayız. Mikroislemci çıkıslarını bilgisayara
baglamadan önce uygun RS-232 gerilim seviyelerine dönüstürmemiz gerekir. Bu sebepten
dolayı bu uygulamada MAX232 adlı RS-232 seviye çevirici entegresi kullanılmıstır. Bu
entegre mikroislemcinin çıkıs seviyesi olan TTL’den RS-232’ye ve RS-232’den de TTL’ye
gerilim dönüstürmelerini yapabilmektedir.

Seri haberlesme uygulamamızda mikroislemcimize yüklenecek olan program
UART.BAS adlı PBP kodudur. Bu programda seri porttan bilgi almak için HSERIN, seri
porta bilgi göndermek için ise HSEROUT komutları kullanılmıstır. Programımızın yaptıgı ise
gelince; programımız seri porttan gelen bilgiyi sürekli dinlemekte, eger gelen bilgi “X” ise
bunun ardından gelen bilgiyi “BILGI” adıyla kaydedip bilgisayara seri port üzerinden tekrar
göndermektedir. PC tarafında ise veri göndermek ve almak için ”Hyperterminal” programını
kullanabiliriz. Bu uygulama için hyperterminal oturumunu COM1 üzerinden, 2400 bps(bits
per second) hızında, 8 veri biti ve 1 dur biti seklinde açmalısınız. Açılan terminal ekranında
göndermek istediginiz veriyi klavyeden tuslayarak girebilirsiniz.



'****************UART.BAS **************

BILGI VAR BYTE
TRISC = %10111111 ;PORTC G R S ÇIKISLARI AYARLANIYOR
SPBRG = 25 ;BAUD RATE 2400 Bps
RCSTA = %10010000 ;SERI PORT B LG ALIMI AKT F
TXSTA = 100000 ;SERI PORT B LG GÖNDER M AKT F
ANADONGU:
HSERIN [WAIT("X"), BILGI] ;X DEGER N BEKLE,
;X TEN SONRA GELEN B LG Y SAKLA
HSEROUT [DEC BILGI] ;BU B LG Y ASCII FORMATINDA TEKRAR GÖNDER
PAUSE 200 ;DENEMELER ARASINDAK BEKLEME
GOTO ANADONGU

PWM Çevre Biriminin Kullanılması:
Mikroislemcilerde bulunan bir diger çevresel birim PWM (Pulse Width Modulation)
yada darbe genislik modülasyonu birimidir. Bu birim sayesinde dijital sinyaller analog
sinyallere dönüstürülebilmektedir. PWM birimine sahip bir mikroislemci PWM sinyalini
üretebilmek için belirli bir pini kullanır. Örnek olarak, bu pin PIC 16F628’te PORTB.3 tür.
PWM birimi çalıstırıldıgında mikroislemcinin ilgili pininden, önceden belirlenen bir frekansta
bir kare dalga sinyali gönderilir. Bu sinyalin +5 V (is yapma aralıgı) ta ve 0 V (bekleme
aralıgı) ta kalma süreleri degistirilerek ilgili pindeki gerilim de degistirilmis olur. Eger is
yapma aralıgı ve bekleme aralıgı birbirine esitse çıkıs ana gerilimin %50 si olacaktır. Baska
degisle de %50’lik bir “Duty Cycle” üretilmis olur. PBP’da PWM birimini kullanarak sinyal
üretmek için kullanılan komut “HPWM” komutudur. Kullanılısı ise “HPWM
kanal,Dutycycle,Frekans” seklindedir. Burada kanal PIC’in üzerinde ki birinci yada
ikinci PWM kanalı olabilir. Dutycycle çıkıs sinyalinin gerilimidir. 8 bitliktir ve degeri 0 ile
255 arısında degistikçe çıkıs gerilimi de 0 V ile +5 V arasında orantılı olarak degisir. PWM
birimini kullanarak ve uygun elektronik devrelerle PWM çıkısını güçlendirerek rahatlıkla bir
lambanım parlaklıgını degistirebilir yada bir elektrik motorunun dönüs hızını
ayarlayabilirsiniz.

Asagıdaki kod mikroislemcinin birinci PWM kanalından, 2000 Hz frekansında ve
127/255 = %50 lik dutycycle ile bir sinyal üretir. Çıkıs gerilimi 5/2 = 2.5 Volt olur.
HPWM 1,127,2000
Yardım ve destek için http://robot.metu.edu.tr/forum adresi altındaki foruma ileti
yazabilirsiniz.
Düzeltme: Aralık ayındaki yazımızda devre semasında bulunan R14 adlı 4 Kohm’luk
direncin degerinin yanlıs yazıldıgı ve 1 Kohm olması gerektigi anlasılmıstır.

Kaynaklar:

Odtü Robot Toplulugu sitesi : http://www.robot.metu.edu.tr
Microchip, 16F84A Sata Sheet : http://www.microchip.com
Microchip, 16F628A Sata Sheet : http://www.microchip.com
Microchip, 16F87X Sata Sheet : http://www.microchip.com
Hyperterminal Programı : http://www.hilgraeve.com

Adım Adım PICmicro PROGRAMLAMA, Yasar BODUR
INFOGATE Yayınları, 2002
PICBasic Pro ile PICmicro Programlama, Yasar BODUR
INFOGATE Yayınları, 2002
Hazırlayan:
Ömer ÇAYIRPUNAR – ODTÜ Robot Toplulugu
ODTÜ Bilgisayar ve Ögretim Teknolojileri Egitimi

MİKROİŞLEMCİ NEDİR?

Günümüzde   kullanılan   bilgisayarların   özelliklerinden   bahsedilirken duyduğunuz 80386, 80486,  Pentium-ll,  Pentium-lll birer mikroişlemcidir (Microprocessor). Mikroişlemciler bilgisayar programlarının yapmak istediği tüm işlemleri yerine getirdiği için, çoğu zaman merkezi işlem ünitesi (CPU- Central Processing Unit) olarak da adlandırılır. PC adını verdiğimiz kişisel bilgisayarlarda kullanıldığı gibi, bilgisayarla kontrol edilen sanayi tezgahlarında ve ev aygıtlarında da kullanılabilmektedir. Bir mikroişlemci işlevini yerine getirebilmesi için aşağıdaki yardımcı elemanlara ihtiyaç duyar.

Bunlar:

1. Input (Giriş) ünitesi.
2. Output (Çıkış) ünitesi.
3. Memory (Bellek) ünitesi.

Bu üniteler CPU chip'inin dışında, bilgisayarın ana kartı üzerinde bir yerde farklı chip'lerden veya elektronik elemanlardan oluşur. Aralarındaki iletişimi ise veri yolu (Data bus), adres yolu (Address bus) denilen iletim hatları yapar.

MİKRODENETLEYİCİ NEDİR?

Bir bilgisayar içerisinde bulunması gereken temel bileşenlerden RAM, I/O ünitesinin  tek  bir  chip  içerisinde  üretilmiş  biçimine  mikrodenetleyici (Microcontroller) denir. Bilgisayar teknolojisi gerektiren uygulamalarda kullanılmak üzere tasarlanmış olan mikrodenetleyiciler, mikroişlemcilere göre çok daha basit ve ucuzdur. Günümüz mikrodenetleyicileri otomobillerde, kameralarda, cep telefonlarında, fax-modem cihazlarında, fotokopi, radyo, TV, bazı oyuncaklar gibi sayılamayacak kadar pek çok alanda kullanılmaktadır.
Günümüz mikrodenetleyicileri birçok chip üreticisi tarafından üretilmektedir. Her firma ürettiği chip'e farklı isimler vermektedir. Örneğin Microchip firması ürettiklerine PIC adını verirken, Intel'in ürettiği ve 1980'lerin başında piyasaya sürdüğü 8051, bazen MCS-51 olarak da adlandırılır.

Neden Mikroişlemci Değil de Mikrodenetleyici Kullanılıyor?
Mikro işlemci ile kontrol edilecek bir sistemi kurmak için en azından şu üniteler bulunmalıdır; CPU, RAM, I/O ve bu ünitelerin arasındaki veri alış verişini kurmak için DATA BUS (data yolu) gerekmektedir. Elbette bu üniteleri yerleştirmek için baskılı devreyi de unutmamak gerekmektedir. Mikrodenetleyici ile kontrol edilecek sistemde ise yukarıda saydığımız ünitelerin yerine geçecek tek bir chip (Mikrodenetleyici) ve bir de devre kartı kullanmak yetecektir. Tek chip kullanarak elektronik çözümler üretmenin maliyetinin daha düşük olacağı kesindir. Ayrıca da kullanım ve programlama kolaylığı da ikinci bir avantajıdır. İşte yukarda saydığımız nedenlerden dolayı son zamanlarda bilgisayar kontrolü gerektiren elektronik uygulamalarda mikrodenetleyici kullanmaya eğilimin artmasının haklılığını ortaya koyuyor.

MİKRODENETLEYİCİLER HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Neredeyse   her  mikroişlemci   (CPU)  üreticisinin  ürettiği  birkaç mikrodenetleyicisi bulunmaktadır. Bu denetleyicilerin mimarileri arasında çok küçük farklar olmasına rağmen aşağı yukarı aynı işlemleri yapabilmektedirler. Her firma ürettiği chip'e bir isim ve özelliklerini birbirinden ayırmak için de parça numarası vermektedir. Örneğin Microchip ürettiklerine PIC adını, parça numarası olarak da 12C508, 16C84, 16F84, 16C711 gibi kodlamalar verir.   Intel ise ürettiği mikrodenetleyicilere MCS-51 ailesi adını vermektedir. Genel olarak bu adla anılan mikrodenetleyici ailesinde farklı özellikleri bulunan ürünleri birbirinden ayırt etmek için parça numarası olarak da 8031AH, 8051AH, 8751AHP, 8052AH, 80C51FA gibi kodlamalar kullanılmaktadır.
Bir uygulamaya başlamadan önce hangi firmanın ürünü kullanılacağına, daha sonra da hangi numaralı denetleyicinin kullanılacağına karar vermek gerekir. Bunun için mikrodenetleyici gerektiren uygulamada hangi özelliklerin olması gerektiği önceden bilinmesi gereklidir. Aşağıda bu özellikler sıralanmıştır:
•    Programlanabilir dijital paralel giriş/çıkış.
•    Programlanabilir analog giriş/çıkış.
•    Seri giriş/çıkış ( senkron, asenkron ve cihaz denetimi gibi).
•    Motor veya servo kontrol için pals sinyali çıkışı.
•    Harici giriş vasıtasıyla kesme.
•    Timer vasıtasıyla ile kesme.
•    Harici bellek arabirimi.
•    Harici bus arabirimi (PC ISA gibi).
•    Dahili bellek tipi seçenekleri(ROM, EPROM, PROM ve EEPROM).
•    Dahili RAM seçeneği.
•    Kayan nokta hesaplaması.
Daha da ayrıntıya girecek olursak bu listede sıralanacak özellikler uzayıp gidecektir. Şimdi de bizim bu kitapta ele aldığımız Microchip'in ürünü olan PIC'i neden seçtiğimize değinelim. Microchip, 8-bit'lik mikrodenetleyici ve EEPROM üreten bir Amerikan şirketidir. Arizona eyaletinde iki, Tayland ve Tayvan'da da birer tane olmak üzere toplam dört fabrika ile kendi alanında dünyada söz sahibi olan bir chip üreticisidir.
Neden PIC?
Bilgisayar denetimi gerektiren bir uygulamayı geliştirirken seçilecek mikrodenetleyicinin ilk olarak tüm isteklerinizi yerine getirip getirmeyeceğine, daha sonra da maliyetinin düşüklüğüne bakmalısınız. Ayrıca, yapacağınız uygulamanın devresini kurmadan önce seçtiğiniz mikrodenetleyicinin desteklediği bir yazılım üzerinde simülasyonunu yapıp yapamayacağınızı da dikkate almalısınız.
Yukarda saydığımız özellikleri göz önüne aldığımızda Microchip'in ürettiği PIC'leri kullanmak en akılcı bir yol olduğunu görülmektedir. İşte, bu kitapta PIC'leri ele alınmamızın nedenlerini şöyle sıralayabiliriz.
•    Yazılımın Microchip'ten veya internetten parasız olarak elde edilebilmesi.
•    Çok geniş bir kullanıcı kitlesinin bulunması.
•    PIC'lerin çok kolaylıkla ve ucuz olarak elde edilebilmesi.
•    Elektronikle hobi olarak uğraşanların bile kullanabildikleri basit elemanları kullanarak yapılan donanımla programlanabilmesi.
•    Çok basit reset, clock sinyali ve güç devreleri gerektirmeleri.
PIC, adını İngilizce'deki Peripheral Interface Controller cümlesindeki kelimelerin baş harflerinden almış olan bir mikrodenetleyicidir. Eğer bu cümleyi Türkçe'ye çevirirsek, çevresel üniteleri denetleyici arabirim gibi bir anlam çıkacaktır. PIC gerçekten de çevresel üniteler adı verilen lamba, motor, role, ısı ve ışık sensörü gibi 1/0 elemanların denetimini çok hızlı olarak yapabilecek şekilde dizayn edilmiş bir chip'tir. RISC mimarisi adı verilen bir yöntem kullanılarak üretildiklerinden bir PIC'i programlamak için kullanılacak olan komutlar oldukça basit ve sayı olarak da azdır. 1980'lerin başından itibaren uygulanan bir tasarım yöntemi olan RISC (Reduced Instruction Set Computer) mimarisindeki temel düşünce, daha basit ve daha az komut kullanılmasıdır. Örneğin PIC16F84 microdenetleyicisi toplam 35 komut kullanılarak programlanabilmektedir.
Neden PIC16F84?
Bu kitapta programlanması ve örnek uygulamaları verilen PlC'in 16F84 serisi olmasının en önemli nedeni: PIC16F84 (veya PIC16F84A) mikrodenetleyicisinin program belleğinin flash teknolojisi ile üretilmiş olmasıdır.
Flash memory teknolojisi ile üretilen bir belleğe yüklenen program, chip'e uygulanan enerji kesilse bile silinmez. Yine bu tip bir belleğe İstenirse yeniden yazılabilir. Flash bellekler bu özellikleri ile EEPROM bellekler ile aynı görünmektedirler. Gerçekten de Flash ile EEPROM bellek aynı şeylerdir. Ancak bazı üreticiler tarafından EEPROM belleğe Flash ROM da denilmektedir.
Flash belleğe   sahip olan PIC16F84'i programlayıp ve deneylerde kullandıktan sonra, silip yeniden program yazmak PIC ile yeni çalışmaya başlayanlar için büyük kolaylıktır. Böylece işe yeni başlayanlar yaptıkları programlama hataları nedeniyle chip'i atmak zorunda kalmayacaklardır. Gerçi EPROM program memory'si olan chip'lere de yeniden yazmak mümkündür ama, bu durumda bir EPROM silici cihazına ihtiyaç vardır. Bir silici cihaz bulunsa bile programı bellekten silmek için en azından 10-15 dk beklemek zorunda kalınacaktır. İşte PIC16F84'ün bu özelliği mikrodenetleyici kullanmaya yeni başlayanlar için ideal bir seçenektir.
PIC16F84'ü seçmemizin ikinci nedeni de, programlama donanımının çok ucuz ve kullanışlı olması ve hatta çoğu meraklı elektronik kullanıcı tarafından bile üretilebilmesidir. Kitabın Ekler bölümünde adresini verdiğimiz firmanın ürettiği programlayıcı donanımı ve yazılımı ödemeli olarak istenebilmesi Türkiye'deki kullanıcılar için çok büyük bir avantajdır.
PIC16F84'ü programlamak için öğrendiğiniz her şeyi diğer PIC 16/17 mikrodenetleyicilerinin uygulamalarında da 'kullanabilmeniz, yapılan seçimin doğruluğunu göstermektedir.


PIC PROGRAMLAMAK İÇİN NELERE İHTİYACINIZ VAR?

PIC 16/17 mikrodenetleyicilerin programlamasını ve uygulamalarda nasıl kullanılacağını öğrenmek için neleri bilmek ve nelere sahip olunması gerekenler aşağıda sıralanmıştır:

•    IBM uyumlu bir bilgisayara sahip olmak ve temel kullanımları bilmek.
•    Bir metin editörünü kullanmasını bilmek.
•    Bir assembler programına sahip olmak.
•    PIC programlayıcı donanımına sahip olmak.
•    PIC programlayıcı yazılımı.
•    PIC
•    Programlanmış PIC'i denemek için breadboard, güç kaynağı ve elektronik elemanlar.
•    Programlanmış bir PIC'i deneme kartı.


Assembly program kodlarını kolayca yazabilmek, doğru ve hızlı bir şekilde PIC'in program belleğine gönderebilmek için bilgisayara ihtiyaç vardır. Bir metin editörü kullanarak yazılan program kodları, derlendikten sonra PIC'e gönderilmesi gerekir. Program kodlarının PIC'e yazdırma işlemi paralel veya seri porta bağlanan bir elektronik devre aracılığı ile yapılır. Bu işleri yapabilmek için bilgisayarın temel kullanım fonksiyonlarını bilmeniz gerekir. Aşağıda bilmeniz gereken bazı temel işlemleri ve sahip olmanız gereken minimum konfigürasyonu veriyoruz:
•    DOS ya da VVINDOVVS işletim sistemi bildiğinizi, bu işletim sistemi. komutlarıyla klasör oluşturma, dosya kopyalama ve silme, listeleme gibi işlemleri yapabildiğinizi.
•    Basit bir editör (EDIT, Notpad gibi) kullanabildiğinizi, bu editörde bir text dosyası oluşturup disket ya da hard diske kaydedebildiğinizi, diskteki bir dosyayı yükleyip üzerinde düzeltmeler yapabileceğinizi,
•    Minimum 80486 CPU, 4 MB RAM, 100 MB harddisk ve CD-ROM sürücüsü (Microchip'in CD'lerini kullanabilmek için) bulunan bir PC'ye sahip olduğunuzu kabul ediyoruz.
Metin Editörü
Assembly dili komutlarını yazıp bir metin dosyası oluşturmak için EDIT veya NotPad gibi bir editörü kullanabilmeniz gerekir. İsterseniz ASM uzantılı metin dosyalarınızı yazabileceğiniz PFE editörünü de kullanabilirsiniz. Bu editörün hem DOS hem de VVINDOVVS altında çalışan versiyonları bulunmaktadır ve PIC konusunda destek veren bir internet sitesinden alınmıştır. Ekler bölümünde adını verdiğimiz firma da bu programı disket içerisinde sunmaktadır.
Assembler Programı
PIC Assembly dili adı verilen ve toplam 35 komuttan oluşan programlama dilini bu kitapta öğreneceksiniz. Bu komutları basit bir editörde yazabiliyoruz. Ancak, İngilizce'deki bazı kelimelerin kısaltmasından oluşan bu dilin komutlarını PIC'in anlayabileceği makine diline çeviren bir programa ihtiyacımız vardır. Bu programa assembler adını veriyoruz. Text dosyası biçiminde kaydedilmiş olan assembly dili komutlarını makine diline çeviren MPASM'nin hem DOS altında hem de WINDOWS altında çalışan versiyonu bulunmaktadır. Bu program Microchip firmasının internetteki www.microchip.com adlı sitesinden parasız olarak download edilebileceği gibi kitabın Ekler bölümünde adresi verilen firmadan da elde edebilirsiniz. MPASM'nin kullanımı hakkında detaylı bilgiyi 5. bölümde bulacaksınız.
Microchip bir de içerisinde hem metin editörü hem MPASM assembler programını bulunduran MPLAB programını PIC programlayıcılarının kullanımına sunmaktadır. Bu programın bulunduğu CD-ROM yine www.microchip.com adresinden parasız olarak istenebilir. MPLAB'ın kurulumu ve kullanılmasıyla ilgili gerekli detay bilgiyi Ekler bölümünde bulacaksınız.

PIC Programlayıcı Yazılımı

MPASM tarafından derlenerek makine diline dönüştürülmüş assembly programı kodlarının PIC'e yazdırılmasında kullanılan bir programa gereksinim vardır. Programlayıcı yazılımları, PIC'i programlamak için kullanılan elektronik karta bağımlıdır. Yani her programlayıcı yazılımı ile elinizde bulunan karta kod gönderemeyebilirsiniz. Genellikle programlama kartı üreticileri, ürettikleri karta uygun yazılımı da birlikte sunarlar. Biz bu kitapta ProtoPIC programlama kartına gönderdiği kodlarla PIC'ieri sorunsuz olarak programlayan P16PRO adlı yazılımı kullandık ve nasıl kullanılacağını anlattık. P16PRO'yu Windows ortamından da çalıştırabileceğiniz için bu size büyük kolaylık sağlayacaktır.

Programlanmış PIC'i Deneme Kartı

Programladığınız PIC'İ breadboard üzerinde kendi kurduğunuz devre de deneyebileceğiniz gibi şekilde görülen özel bir deneme kartı üzerinde de deneyebilirsiniz. Başlangıç ve orta düzey PIC programlayıcılara hitap etmek üzere geliştirilen bu kart üzerinde deneme yapmak, breadbord üzerinde devre kurmaktan çok daha kolaydır. PIC'in port çıkışlarındaki sinyalleri izlemek amacıyla 8 tane LED, bir tane de 7 segmentli LED yerleştirilmiştir. Kart üzerindeki, butonlar, potansiyometre ve LED'ler aracılığıyla farklı şekilde programlanan PIC'lerin kolayca denenmesini sağlanır. Bu kartın yapısı ve kullanılması hakkında Ekler bölümünde geniş bilgi bulacaksınız.

Digital Video Disc ya da Digital Versatile Disc anlamına gelen DVD optik depolamadaki en yeni teknolojidir. DVD temelde ses video veya herhangi bir veri depolamada CD den daha büyük ve daha hızlıdır. Pek çok elektronik, bilgisayar, film oyun ve müzik firmaları DVD teknolojisini desteklemektedir. Bu geniş destek sayesinde DVD teknolojisi çok kısa bir süre içinde ev elektronoğine yönelik tüm zamanların en başarılı ürünü haline gelmiştir.
Fiziksel formatlar (DVD-ROM veya DVD-R gibi) ile uygulama formatları (DVD-Video veya DVD-Audio gibi) arasındaki farkı anlamak gerekli. DVD-video televizyon ya da monitöre bağlanan bir DVD player ile izlenen video progamlarının depolandığı ortamdır. DVD rom ise bilgisayar verileri depolar ve DVD-rom sürücüsünde çalışır. Bu fark Audio CD ile CD-rom arasındaki farka benzer. DVD-rom ayrıca kaydedilebilir varyasyonlara da sahiptir. (DVD-R, DVD-RAM, DVD-RW, DVD+RW, ). Uygulama formatlarına ise DVD-Video, DVD-Video Recording (Kayıt) ve DVD-Audio'yu dahil edebiliriz.DVD DVD-ROM sürücüye sahip bilgisayarlar DVD playera ihtiyaç duymadan DVD-video'ları oynatabilir. Ayrıca DVD-Audio denen yeni bir format da tanıtılmıştır. bkz: 1.23 ve 3.6.1

1.2 DVD'nin özellikleri nelerdir?
  • 2 saatten fazla yüksek kalite dijital video(çift katmanlı ve çift taraflı DVDlerde 8 saati bulan)
  • standart ya da widescreen televizyonlarda (4:3 ve 16:9) widescreen filmleri destekler.
  • herbiri 8 kanala kadar destekleyen 8 track'e kadar dijital audio (farklı diller vb.)
  • 32'ye kadar altyazı/karaoke trackler.
  • farklı kollara ayrılabilen video(farklı hikaye akışları için)
  • 9'a kadar kamera açısı (izlerken farklı bakışaçısı seçilebilir) menüler ve basit interaktif özellikler (oyunlar, quizler vb.) Farklı dillere uyarlanabilen açıklayıcı yazılar(başlık, albüm ismi, şarkı ismi vb.)
  • Kare kare geri sarım ve hızlı ileri sarma (başlık, zaman, track ya da bölüme göre )
  • Dayanıklılık (kullanımdan dolayı bozulma olmaz)
  • manyetik alana duyarlı değildir. Isıya dayanıklıdır.
  • Compact boyut (taşınması, saklanması kolay.)
Not: Çoğu diskte bütün özellikler bulunmaz. (çoklu ses/altyazı trackleri,bağımsız kollara ayrılma vb.)
Çoğu player bazı standart özellikleri destekler:
  • Dil seçimi*
  • özel efektlerle oynatım: dondurma, yavaşlatma, hızlandırma, tarama...
  • parental lock (istenmeyen sahnelerin oynatılmasını engelleme)*
  • programlanabilme (seçilmiş bölümlerin otomatik olarak oynatılması)rastgele veya tekrarlı oynatma dijital ses çıkışı (PCM stereo, dolby digital)
  • Audio CD ile uyumluluk
*Disk tarafından da desteklenmeli
Bazı playerlar ekstra özelllikleri destekler:
  • yüksek kaliteli resim için YUV veya RGB video çıkışı dahili ses dekoderinden 6 kanal analog ses çıkışı DTS dijital surround tracklerin tanınması ve çıkışı Video cdlerle uyumluluk lazer disklerle uyumluluk Divx* (kiralanıp belli sayıda izlenebilen DVD filmler - artık piyasada yok) diskleri oynatma yeteneği RF çıkışı(direk video girişi olmayan tv'ler için) çoklu dilde on-screen display desteği
  • dijital zoom (resmin bir bölgesini 2x veya 4x büyütme). Bu bir disk özelliği değil player özelliğidir.
1.3 DVD Video'nun kalitesi nedir?

DVD, stüdyo kalitesine yakın ve CD'den daha iyi ses üretebilir. Videoteyp'e göre çok daha iyi ve lazer diske göre ise genellikle daha iyi.(bkz 2.8) Fakat kalitesi bir çok üretim fakörüne bağlıdır. Sıkıştırma teknolojileri geliştikçe daha yüksek kalitede görüntüler görebileceğiz. Fakat maliyetten kaçmak isteyen bazı üreticiler yüksek kaliteli Mpeg 2 formatı yerine videoteypten bile daha kötü olan Mpeg 1 formatında sıkıştırma yapmaktadır.
DVD video çoğunlukla stüdyonun dijital master kaydından Mpeg 2 formatına çevrilmektedir. Bu çevirinin uyguladığı sıkıştırma işlemi gereksiz (arka arkaya gelen sahnelerde görüntünün hareketsiz veya değişmeyen kısımlar gibi) ve insan gözünün algılayamadığı verileri atarak yapılmaktadır. Ortaya çıkan video üretim kalitesine göre bazı kompleks ve hızlı değişen sahnelerde geçici bozulmalar gösterebilir. Ortalama 3.5 Mbps'de sıkıştırma bozuklukları nadir olarak farkedilebilir. Daha yüksek video transferleri daha yüksek kalitede görüntü sunar ve bozukluklar kaybolur. 6 Mbps seviyesinde neredeyse stüdyo kaydıyla aynıdır.
DVDdeki videoda bazen bloklaşma,bulanıklaşma,renk bozulması, detaylarda ek***lik gibi artifektler(istenmeyen kalıntılar) bulunabilir. Artifekt orjinal resimde olmayan her türlü şeyi kapsayan bir terimdir. Artifektler bazen zayıf mpeg sıkıştırmasından kaynaklanabilir ama genellikle tam ayarlanmamış TV, kötü kablolar,elektiriksel aksam, kötü film transferleri, düzensiz görüntü ayarları ve disk okuma hatalarından kaynaklanır.
İlk üretilen DVD demolarında bazen görüntü kalitesi kötüydü fakat bu iyi işlenmemiş ve üretilmemiş DVD'lerin ne kadar kötü olabileceğinin bir belirtisidir. Birçok demo diskler olabilidiğince çabuk dağıtılabilmesi için hızlı ve kalitesizce sıkıştırılmıştır.
Çoğu televizyonda keskinlik DVD'nin netliğine oranla çok yüksek değerlere ayarlanmıştır. Nasıl bir müzik CD'sini dinlerken tizi çok yüksek bir ayara getirdiğinizde seste rahatsız bozulmalar oluyorsa, bu yüksek keskinlik ayarı da görüntüde bozulmaya neden olur. Bir çok playerde video çıkışının siyah seviyesi Amerikan standardı olan 7.5 IRE yerine Japon standardı olan 0 IRE olarak ayarlanmıştır. İyi ayarlanmamış TV'lerde bu, karanlık sahnelerde görüntüde lekelenmelere neden olabilir. DVD video olağanüstü bir renk gerçekçiliğine sahiptir bu yüzden görüntüde bulanıklığın veya soluk renklerin nedeni ya kaydın yapıldığı orjinal kaynaktan veya iyi ayarlanmamış görüntü sistemlerinden kaynaklanmaktadır.
DVD'nin ses kalitesi mükemmeldir.DVD PCM (pulse code modulation ) dijital ses opsiyonunu da içermektedir. Ayrıca birçok filmde ses sinema salonlarında dinlediğiniz ses teknolojisinin bir türevi olan çok kanallı Dolby Digital ve DTS surround ses formatında kaydedilmiştir. Aynı video gibi ses kalitesi de kayıt ve sıkıştırma sırasında izlenen metodlara göre değişrmektedir. Sıkıştırmadan bağımsız olarak Dolby Digital ve DTS, CD kalitesiyle eş veya daha iyi kaliteye sahiptir.
Not: Burada söylenen ses teknolojileri çoğu dvd filmlerin desteklediği teknolojilerdir fakat bunlardan tam olarak yararlanabilmek için uygun ses aksamına sahip olmak gerekir

Ses Nedir?
Ses (Sound), çok teknik detaylara girmeden ve en basit haliyle, “kulağımızı uyaran ve bu yolla beynimizde duyumlara yol açan etkiler” şeklinde tanımlanabilir. İnsan kulağının algılayabildiği ses herhangi bir kaynağın yarattığı titreşimden doğar, bir taşıyıcı aracılığıyla iletilir ve kulak ile beyin tarafından algılanır.

Buna göre bir sesin varolabilmesi için, bir ses kaynağının (beyni ve kulağı uyarabilecek nitelikteki etkenler), bir alıcı sistemin (bu durumda kulak ve beyin) ve bir iletici ortam (etkenlerin ses kaynağından alıcı sisteme kadar kulağı uyarmaya yetecek şiddette iletilmesi gerekir.) Bu ögelerden herhangi biri yoksa ses de yoktur.

Hoparlörlerinizin Yerleştirilmesi İle İlgili Kurallar

* Kolonlarınızın yüksekliği : Kolonlarınız özel olarak yerde duran sistemiyle üretilmemiş ise özellikler tiz (tweteer) hoparlörler yaklaşık kulak hizasında olmalıdır. Bu konum için kolonlarınızı yükseltmeniz gerekiyorsa sehpanın ve kolonun mükemmel derecede sabitlenmesi gerekir. Ne sehpa yerde, nede kolon sehpanın üzerinde hiç sallanmadan sapasağlam durmalıdır. Müzik dinlerken oluşan titreşim, hoparlörlerinizi ve/veya sehpayı sarsarak istenmeyen titreşimlerin oluşmasına veya bazı duyulması gereken seslerin yok olmasına sebep olacaktır.

* Kolonlarınızın Konumu : Kolonlarınız ister yerde ister sehpada kullanılan sistem olsun, arka ve yan duvarlardan belirli bir mesafede yerleştirilmelidir. Genellikle cihazların kullanım kitapçıklarında bu mesafeler verilmektedir. Yinede ortalama bir ölçü olması için, kolonlarınızın yaklaşık olarak yan duvarlara 1 metre, arka duvarlara ise 30 santimden daha yakın olmamasını öneririz (özel bir tasarım söz konusu değilse). Kolonlarınızı duvarlara çok yakın yerleştirdiğiniz taktirde baslar aşırı derecede artacak ve doğal olmayan bas tonları oluşmaya başlayacaktır. Özel bir tasarımda terside söz konusu olabilmektedir. Aşırı derecede duvarlardan uzak konumlarda ise gereğinden zayıf bas tonları oluşacaktır. Kolonlarınızın önlerinde, özellikler sürücülerinin (hoparlörlerinin) önünde sehpa, koltuk benzeri eşyalar olmamalıdır. Arkalarında titreşime sebep olacak malzemelerin (cam, pencere veya ince yüzeyli panel duvarlar) önüne konulmamalıdır.

* Kolonların Mesafeleri : Dinleyici ile kolonlar arasındaki ve kolonların kendi aralarındaki mesafe belirli bir oranda olmalıdır. El kitapçığında belirtilmemişse mesafeler; dinleyici ile kolonlar arasında 3 birim ise, hoparlörlerin arasında 2 birim olarak tavsiye edilir.

* Kolonların Açıları : Kolonların açısı direkt dinleyiciye bakacak şekilde olması, genel kabul görmüş bir ölçü sayılmaktadır.

Hoyoung Lee isimli bir tasarımcının elinden çıkan ve henüz konsept aşamasında olan Pencil Printer, yazıcı teknolojisinde yeni bir perde aralıyor.

Diğer yazıcılarda kullanılan mürekkep yerine kurşun kalemden faydalanan cihaz, üzerinde yer alan...

Microsoft'un patronu Bill Gates'in Başbakan Tayyip Erdoğan'ın davetlisi olarak geldiği 2006 ve 2008'deki ziyaretleri sırasında destek sözü verdiği Silikon Vadisi'ni Kurtköy'de açıyor.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı, İstanbul ...

Sayısal elektroniğe başlarken öncelikle sayı sistemlerinden biraz bahsetmek istiyorum.
Binary sayı sistemi
Bildiğiniz gibi kullandığımız sayı sisteminde 10 tane rakam vardır 0.1.2.3.4.5.6.7.8.9 ve böylecede bir haneli sayıda 10 çeşit rakamı ifade edebiliyoruz bizim kullandığımız sayı sistemine desimal sayı sistemi denir. Oysaki elektronikte kullanılan sayı sisteminde toplam 2 çeşit rakam vardır 0 , 1 Bir başka deyişle var yada yok. Bir hanede 2 farklı durumu ifade edebiliriz. Bu sayı sistemine binary sayı sistemi denir. Bir örnekle açıklarsak binary 10 =desimal 3 , binary 101 = desimal 5 demektir.
Hexadesimal sayı sistemi Hexadesimal sayı sisteminde ise 16 çeşit rakam vardır. Bir haneli sayıda 16 ya kadar değişik durum ifade edebiliriz. 0.1.2.3.4.5.6.7.8.9.A.B.C.D.E.F
Hexadesimal A= Desimal 10 Hexadesimal 10 = Desimal 16
1 ve 0 Sayısal elektronikte gerilimin var olduğu duruma 1 olmadığı duruma 0 deriz yani
(+5 Volt =1) (0 Volt = 0 ) durumunu ifade eder.
KAPILAR Sayısal elektroniğin temelinde kapılar vardır .Filip floplar hatta mikro işlemciler bile kapıların birleşmesinden oluşmuştur. Kapılar 2 yada daha fazla girişli ve tek çıkışlı olurlar. Her kapıya hangi girişler gelince ne çıkacağı kapının özelliğinde bellidir. Bu özellikleri kullanarak tasarım yapar sayısal işlemleri yaparız. Örneğin VE kapısı 1. VE 2. Girişi 1 olursa 1 çıkarır. Yada VEYA kapısı 1. Veya 2. Girişi 1 olursa 1 çıkarır .Hetırlamak basittir. Değilleride bunların tam tersi durumlardır.

Elektrik enerjisi, alternatif akım ve doğru akım olarak iki şekilde üretilir. Bugün
kullanılan elektrik enerjisinin %90’ından fazlası alternatif akım olarak üretilmektedir.
Bunun çeşitli nedenleri vardır. Bunları sıra ile inceleyelim.
Elektrik enerjisinin uzak mesafelere ekonomik olarak iletilmesi için yüksek gerilimlere
ihtiyaç vardır. Belirli bir güç, mesafe ve kayıp için iletim hattının kesiti, kullanılan
gerilimin karesi ile ters orantılı olarak değişir. Doğru akımın elde edilmesinde
kullanılan dinamolar (D.A. jeneratörü) yüksek gerilimli olarak yapılamazlar.
Komütasyon zorluklarından dolayı, ancak 1500 volta kadar D.A üreten genaratörler
yapılabilmiştir. Alternatif akım üreten alternatörlerden ise 230, 6300, 10500 ve 20000
volt gibi yüksek gerilimler elde edilebildiği gibi, transformatör denilen statik makinelerle
bu gerilimleri 60 kV, 100 kV ve daha yüksek gerilimlere yükseltmek de mümkündür.
Elektrik enerjisinin taşınması yüksek gerilimli alternatif akımlarla yapılır. Hattın
sonundaki transformatörlerle bu yüksek gerilim, kullanma gerilimine dönüştürülür.
Cıva buharlı redresörlerle yüksek gerilimli alternatif akımı, yüksek gerilimli doğru
akıma çevirerek enerjiyi taşımak ve hattın sonuna inverterlerle düşük gerilimli alternatif
akıma çevirmek mümkün olduğu halde, uygulamada fazla kullanılmamaktadır.
Büyük güçlü ve yüksek devirli DA jeneratörleri komütasyon zorluklarından
dolayı yapılamazlar. Alternatörler ise, büyük güçlü ve yüksek devirli olarak
yapılabilirler. Böylece elde edilen enerjinin kilovat saat başına maliyeti ve işletme
masrafları düşük olur. Alternatörler 200000 kVA, 400000 kVA gücünde yapılabilirler.
Sanayide sabit hızlı yerlerde alternatif akım motoru (endüksiyon motoru), doğru akım
motorundan daha verimli çalışır. Endüksiyon motoru, D.A. motorundan daha ucuz,
daha sağlam olup, bakımı da kolaydır. D.A. motorunun tek üstünlüğü, devir sayısının
düzgün olarak ayar edilebilmesidir.
Doğru akımın tercih edildiği veya kullanılmasının gerekli olduğu yerler de vardır.
Elektrikli taşıtlar, galvano teknik (maden kaplamacılığı) ve madenlerin elektrikle
arıtılması tüm elektronik sistemler ve haberleşme sistemlerinde D.A kullanılır. Bu gibi
yerlerde doğru akım genellikle, alternatif akımın D.A’a çevrilmesi ile elde edilir.

Elektromanyetik (EM) dalgaların yaşantımızdaki rolü artık tartışılmayacak boyutlarda.
Haberleşme sistemlerinden, uzaktan algılamaya, tıbbi tanı ve tedavi cihazlarından
çevre, eğitim, pazarlama, savunma sistemlerine, hemen her yerde EM dalgalardan
yararlanılmakta. EM dalgalar bir yerden bir başka yere ses, görüntü gibi haber
işaretlerini taşımada kullanıldıkları gibi, karşımıza istenmeyen girişim / karışım
işaretlerini taşıyan EMC problemleri olarak da çıkabilmekte. İster faydalı haber işareti
olsun isterse istenmeyen işaret karşılaşılan problemleri alt etmenin temel kuralı EM
dalga yayılımının iyi anlaşılmasıdır

Otomasyon, bir işin insan ile makine arasında paylaşılmasıdır. Toplam işin paylaşım yüzdesi otomasyonun düzeyini belirler. İnsan gücünün yoğun olduğu otomasyon sitemleri yarı otomasyon, makinenin yoğun olduğu sitemler de tam otomasyon olarak adlandırılırlar. Sanayi devriminin başlangıcının aksine yakın geçmişimizde üretmek tek başına yeterli olmaktan uzaklaştı. Tüm dünyanın açık bir pazar haline geldiği rekabetçi koşullarda üretimi; hızlı, standart, güvenli, nihayet verimli kılmak, bir zorunluluk haline geldi. Endüstride bu zorunluluğun karşılığı şüphesiz ki otomasyondur.
Otomasyon'un Avantajları Ve Dezavantajları
Örneğin bir fabrikada kullanılan otomasyon sistemini göz önüne alacak olursak, burada her şeyin esnek ve kontrol edilebilir olması yöneticinin işine gelmektedir. Çünkü bilgisayar ekranında sisteminin işleyişini, eğer varsa arızanın yerini, üretilen ürün miktarını v.b. fabrikayı ilgilendiren bir çok bilgilere erişim ve kontrol kolaylığı sağlar.
Bu faydalar da işletmeye zaman, kalite, maliyet, hız ve kâr olarak geri dönmektedir.
Bu sistemlerin en büyük dezavantajı ilk kurulumunun maliyetli oluşudur. Bu maliyet de uzun vadede çoğu otomasyon sistemlerinde kendini amorti etmektedir. Bir diğer zararı ise fabrikalara giren bu otomasyon sistemleri fabrika çalışanlarının sayısında azalmaya sebep olmaktadır.

Mikroişlemci, (bazen kısaltma olarak kullanılır) ana işlem biriminin (CPU) fonksiyonlarını tek bir yarı iletken tümleşik devrede (IC) birleştiren programlanabilir bir sayısal elektronik bileşendir. Mikroişlemci, ana işlem birimindeki kelime boyutunun (word size) 32 bit ten 4 bit e düşürülmesiyle doğmuştur. Böylece, ana işlem biriminin mantıksal devrelerinin transistörleri tek bir parçaya sığdırılabilmiştir. Bir veya daha çok mikroişlemci, tipik olarak bir bilgisayar sisteminde, gömülü sistemde ya da bir mobil cihazda ana işlem birimi olarak görev yapmaktadır.
1970’lerin ortalarından itibaren mikroişlemciler, mikrobilgisayarların doğuşunu mümkün kılmıştır. Bundan önce, tipik olarak elektronik ana işlem birimleri, sadece birkaç transistöre eşdeğer büyük, ayrık anahtarlama (switching) aygıtları (daha sonra small-scale tümleşik devreler) kullanılarak yapılıyordu. İşlemciyi, bir ya da birkaç large-scale tümleşik devre(binlerce veya milyonlarca ayrık transistörün eşdeğeri) içine gömmekle işlemci gücü fiyatı büyük ölçüde düşürüldü. 1970’lerin ortalarında tümleşik devrelerin doğuşuyla mikroişlemci, diğer bütün türleri değiştirip, ana işlem biriminin yapımında en yaygın yol oldu.
Performansın yıllar boyu sürekli artışı söz konusu olunca, mikroişlemcilerin evrimi Moore Kanunu’na uyar. Bu kanun tümleşik devrenin karmaşıklığının, en düşük bileşen maliyetine göre her 24 ayda iki katına çıktığını söyler. Bu görüşün doğruluğu 1970’lerin başından beri kanıtlanmıştır. Hesap makineleri için sürücü olarak başladıkları alçakgönüllü yolculukta, güçlerindeki sürekli artış, mikroişlemcilerin diğer bilgisayar biçimleri arasında dominant olmasını sağladı. Günümüzde, en büyük ana bilgisayarlardan, en küçük el bilgisayarlarına kadar her sistem çekirdeğinde mikroişlemci kullanılmaktadır.